11:57 - Uluslararası Osmanlı ve Cumhuriyet Döneminde Seferberlik ve Sefer Organizasyonu Sempozyumu
11:20 - Amasya İdari Ziyareti
16:25 - Başkanı Sevindi, Başarılı Gençlerle Bir Araya Geldi
16:20 - Başkan Yeşilgöz “2025 Yılı Bütçesine Yönelik Taleplerimizi Yineleyeceğiz”
16:07 - Amasyada Tır Kazası 1 Yaralı
16:00 - Kış Lastiği Zorunluluğu 1 Aralık’ta Başlıyor
15:55 - Amasya’da Sağlık ve Eğitimdeki Yatırımlar Vali Bakan’a Sunuldu
15:43 - Ey DÜNYA
15:33 - Amasyalı 13 Yaşındaki Genç Mucit, Tarihi Yapay Zeka ile Geleceğe Taşıyor
Son zamanlarda ortaya çıkan ve din üzerinden algı oluşturarak mütedeyyin Müslümanların üzülmesine neden olan ve toplumun dine bakış açısını kötü yönde etkileyen sahte din adamlarına karşı halkın uyanık olması gerektiğini belirten Diyanet Bir-Sen Genel Başkanı Hasan Türüt, kaynağı Kur’an ve Sünnet olmayan hiçbir söylemin hükmünün bulunmadığını belirterek şu ifadelere yer verdi:
“Allah Teâla’nın Müslümanlıkla şereflendirdiği biz kulların öncelikle Allah’ın “Oku!” emrine uyarak; Kur’an-ı okuyarak Allah’ın emirlerini öğrenmek, dini kitapları incelemek, araştırmak ve soruşturmak zorundayız. Zira okuyan, araştıran ve sorgulayan insan zihni yönden açık olur ve kandırılamaz. Son zamanlarda ‘din adamı’ kisvesiyle ortaya çıkan zatların durumu ve bunların arkasından gidenlerin hali nedeniyle okumanın önem ve önceliğine vurgu yapmak istedim. Okuyan, araştıran, sorgulayan ve dinini en iyi şekilde bilip yaşayan Müslümanlar Allah katında çok kıymetlidir. Allah’ın önem verdiği dini şahsi çıkarlarına alet ederek kullananlar ve bunların arkasından gidenler hem dine hem de topluma zarar vermektedir. Nitekim bu tür insanların toplum içinde düştüğü utanç verici hali, bunların arkasından gidenlerin ne hallere düştüğünü görüyoruz ve üzülüyoruz. Cenabı Allah bu tür halleri sevmez. Allah’ın önemsediği ilmi ve İslam’ı şer yolunda kullanmak en çirkin iştir. Bir hadisi şerifte şöyle buyuruluyor: “Âlimlerin en kötüsü, insanların en kötüsüdür” (Bezzar). Buhari’den nakledilen bir hadiste de Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Kıyamette bir din görevlisi getirilip Cehenneme atılır. Cehennemdeki tanıdıkları ona, “Sen dünyada dinin emirlerini bildirirdin. Niçin bu azaba düştün?” derler. O da, “İnsanlara, günahtır, yapmayın” der, kendim yapardım. “Yapın” dediklerimi de yapmazdım. Bunun cezasını çekiyorum.” Bu sözlerden ibret almak gerekir. Dini kullanarak çıkar temin etmek aynı zamanda da hakiki din adamlarının vebalini almaktır çünkü toplum nazarında hakiki din adamları yıpratılmaktadır. Sendika olarak Kur’an ve Sünnet dememizin ana nedeni dini kaynağından yaşayanların dikkatini çekmek, halkımızı da bu konuda uyarmaktır. Dinin sahtesi olmaz ama dinin menfaat temini için kullanılması söz konusu olabilir. Bu tür davranışları ve sahte din adamlarını 28 Şubat’ta gördük. Bu tür insanlar belli guruplarca ve yabancı istihbarat örgütlerince kullanılabilir. Özellikle gençlerin ahlakını bozmak, toplumu yozlaştırmak için şer odaklarınca bu tür insanlar türetilmekte ve bunlara yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Dinimiz bu tür sahte piyonlara geçit vermeyecektir. Müslümanlar olarak bizler de buna izin vermeyeceğiz. Hiç kimse İslam’ı kendi çıkarlarına alet edemez, etmemelidir. Türkiye de dinin temsilcisi Diyanet İşleri Başkanlığıdır. Bu kurum dinin kullanılmasına, din adamlarının kötü niyetli kişilerce karalanmasına ve yıpratılmasına asla taviz veremez, vermemelidir. Bu tür ahlaksızlıklar ortaya çıktığında da gerekli açıklamayı yaparak Müslümanların yüreğine su serpmelidir. Unutulmamalıdır ki Allah katında itibar görecek tek din İslam’dır. Müslümanların Kur’an ve Sünnetin dışında hareket eden sahte din adamlarına ve onların sözlerine karşı uyanık olmaları ve aldanmamaları gerekir ki bu konuda sendika olarak halkımızı uyarmak ve aydınlatmak görevimizdir.”dedi.